Astroloji ve Ahlâk
(İlk yayın tarihi: Ocak 2001)Bana göre astroloji, evrenin şifresini çözmeye yarayan bir ilimdir. Astrolog ise bu ilmi kullanarak şifreyi çözmeye çalışan şifre çözücüdür (dekoder gibi). Yayını sabit kabul edersek bir decoder eğer şifreyi doğru çözerse görüntü berrak, ses net olur. Eğer iyi çalışmazsa görüntü ve sesteki bozukluk filmin izlenmesini zorlaştırır, alınacak zevki azaltır. Kişi özel bir şeyler seyretmek için decoder alır. Ama seyredeceği her şey onun umduğu gibi çıkmayacaktır. Bazılarından hoşlanacak, bazılarını seyretmek istemeyecektir. Ama decoder kişinin o filmi seyretmek isteyip istemediğini bilemediği ve o kişiyi tanıyamadığı için her sinyali görünür hale getirir. Kişi bu durumda kendi kararını kendi verir. İstediğini seyreder istediğini seyretmez!
Astroloji, evrenin şifresini çözmeye yarayan ilimdir demiştik. İnsanın da bir evren ve aynı zamanda sonsuz evrenin de bir parçası olduğunu kabul edersek; insanı da içeren bir şifreyi çözme ilmidir diyebiliriz. Bu şifre öyle mükemmel planlanmıştır ki her şeyi içerir. DNA şifresi gibidir. Biliyorsunuz DNA, canlılara formlarını veren, yaşamı sağlayan öz bilgiyi içeren ve bizzat uyaran şifredir. Astroloji ise canlı veya cansız olarak ayırdığımız evrendeki her şeyi, ifade eden bir şifredir. Bir uyarıcı değil, ifade edicidir!. Bu şifreyi tam olarak çözmek mümkün müdür sizce? Tabii ki hayır!. Ancak çok cüzi bir miktarının karşılığı bin yıllardır süre gelmiş gözlem ve çalışmalarla gün ışığına çıkarılabilmiştir ki bunu da özel bir idrak sayesinde anlamak mümkündür. Bilim sözcüğünün bugünkü tanımı çerçevesine sığamaz!, ama yarınki tanımına girecektir kanısındayım. Neden? çünkü; astrolojideki parametreler evrenin kendisi gibidir, yani sonsuzdur. Neden sonsuzdur? Çünkü; gözünüzün önüne Samanyolu galaksisinin gece görüntüsünü getiriniz. İnsanoğlu, bin yıllarla sınırlı uygarlığı boyunca bu galaksideki ancak 100 kadar yıldızın insanla ve doğayla olan senkronizasyonunu keşfedip tarifleyebilmiştir. Sizin astrolojik haritanızda bu galaksi içindeki her şey, buna ek olarak diğer galaksiler de mevcut olmasına rağmen, biz şifreciler yalnızca çok iyi bildiğimizi sandığımız güneş sistemindeki Güneş, 8 gezegen ve bir uyduyu, Ay’ı kullanırız. Biraz daha ileri gidenler 5 astroidi, biraz daha ileri gidenler buna ek olarak Uranian sistemini, biraz daha bilgilenenler ise en fazla 50-60 sabit yıldızı kullanırlar. Bazılarımız, Vedik astrolojideki sistemleri yeniden! keşfetmiş ve o alana yoğunlaşmıştır. Size şunu belirteyim değerli astroloji meraklıları; gezegenler arasında bir etki sıralaması olmakla beraber, ben dahil çoğu şifreci astroidlerden itibaren diğerlerinin anlamını “kesin” bilmeyiz, bir çoğumuzun ise bunlardan hiç haberi bile yoktur! Aklınıza şu soru gelebilir şimdi; piyasadaki şifreciler durum böyleyse nasıl bu kadar iddialı olabiliyorlar? Bunun cevabını gene siz aklınızı ve mantığınızı kullanarak verebilirsiniz sanıyorum.
Dolayısıyla, astrolojide bir olgu (ör: evlilik) farklı zamanlarda farklı parametrelerle belirlenebilir. Bir yazar dünyadaki insan sayısı kadar AŞK tarifi olduğunu belirtmiştir. İşte astroloji, bir duyguyu bu her haliyle (her insandaki haliyle) belirtir. O kişideki halini açığa çıkarmak, kullandığı araçlarla ve tecrübesine bağımlı olarak “şifre çözücüye” kalmıştır.
Yukarda astrolojik verilerin “özel bir idrak sayesinde” kullanılabileceğini belirtmiştim. İdrak kelimesini burada bilinçli olarak kullandım çünkü; (her konuda olduğu gibi) astrolojinin de özel atmosferine girmeden, veriler arasındaki bağlantıyı kurmak kolay değildir. Bu idrak ya da algılama kabiliyeti ne kadar fazlaysa kişi şifreyi o kadar iyi çözer. Bu, teorik bilgiyi eşit kabul edersek aynı el kararı tuz, göz kararı su gibidir (maalesef !). Bunun nedeni ise yine evrendeki, hesaba katamadığımız diğer parametrelerin eksikliğidir. Tecrübe idraki artırır, bilgi kolaylaştırır, yetenek ve ilgi olmadan ise kolay olmaz bu iş. Bu betimlemeler bir sanatçıyı da tarif etmek için kullanılır kimi zaman…
Yukarda anlatılanların ışığında bir şifrecinin uyması gereken bazı kurallar olduğu kanısındayım. Bu kuralların esası; yapılan işin saygınlığına gölge düşürmeden, karşıdakinin bir insan olduğunu her zaman hatırda tutarak; elindeki bilgiyi o kişi tarafından tolere edilip edilemeyeceği yani ona zararlı olup olmayacağını çok iyi tarttıktan sonra vermektir. Kişilerin ölüm saatini hesaplamak edepsizlikten ve faziletsizlikten başka bir şey değildir. Astroloji bu bağlamda ketumiyet; “susmayı bilmek sanatıdır!”
Bana göre bir şifreci aşağıdaki kuralları hatırda tutmaya çalışmalıdır;
I. Astroloji, ancak saygın ortamlarda uygulanırsa saygınlığını devam ettirebilir,
II. Yanlış hareket ve tavırlarımla, astrolojiye hedeflenecek yanlış düşüncelere sebep olmamalıyım,
III. Çevremde benden iyisi yok ise, bu benim iyi bir astrolog olduğum anlamına gelmez,
IV. Astroloji ancak kitap okunarak ve gözlem yapılarak geliştirilecek bir ilimdir,
V. Astrolojinin kişiye has bir özellik olmadığı bilinciyle, herkesin uğraşırsa faydalanabileceği bir öğreti olduğunu savunmalıyım, istekli kişilere öğrenmeleri için yardımcı olmalıyım,
VI. Bilgim yeterli olmadan ve bir talep gelmeden asla başkası için iyi ya da kötü yorum yapmamalıyım. Bilgimden emin değilsem susmalıyım.
VII. Bir bilgi verme konusunda ketum olmalıyım,
VIII. Bilgiyi talep edenin bilinç düzeyine göre, süzerek vermeliyim, gerekirse o bilgiyi ebediyen kendime saklamam daha doğru olabilir,
IX. İyi niyetle dahi olsa, asla bilerek yanlı ve/veya yanlış bilgi vermemeliyim,
X. Benden bilgi isteyenlerin özel yaşamını kesinlikle gizli tutmalıyım,
XI. Her zaman umut vermeye çalışmalıyım, çünkü kader ancak hoşgörü,sabır ve umutla değiştirilebilir,
XII. Astrolojiyi asla bir silah olarak kendimin ya da bir başkasının menfaatine kullanmamalıyım. Bu konuda Ömer Hayyam’ı aklımdan çıkarmamalıyım.
İyi ve kötü ancak insanların idraki ile değişir. Aslında iyi ve kötü yoktur. İdrak vardır.
Orijinal yazı burada: